Murat İrfan Ağcabay "İstanbul'un Kadim Sırları" PDF
1969 doğumlu yazar Ağcabay, Mimar Sinan Üniversitesi İç Mimarlık mezunudur. Yüksek Lisansını Marmara Üniversitesinde Heykel Anasanat dalı bölümünde yapmıştır. Gizem kategorilerinde eserler yazdı. Sayısız makale, röportaj ve araşhrma yazılarının içerikleri genelde Mitoloji, Dinler tarihi, Paranormal Olaylar, Metafizik araştırmalar kapsamında değerlendirilebilecek çalışmalardır.
Anlatımlar ışığında yadsınamaz bir bilimsel veri olarak İstanbul’un kutsiyeti karşımıza, kutsal mekanın keşfinin veya kutsalın açığa vurulmasının, dindar insan açısından ne denli varoluşsal bir değere sahip olduğunu göstermektedir. Hiçbir şey öncel (ilksel) bir yöneliş olmaksızın başlayamaz ve yapılamaz. Tarih boyunca bu böyle olagelmiştir; bu nedenle insan kutsiyetine inandığı dini “dünyanın merkezi” ne yerleştirmeye çaba sarf etmiştir.
Ankur’un Şemsiye adında dünya güzeli, gencecik bir kızı vardır. Süleyman bu kızla evlenip ülkesine döner. Ne var ki Şemsi ye gün boyu iki gözü iki çeşme ağlayıp derdinden eriyip tükenmektedir. Süleyman sevgili karısının bu haline dayanamayıp bir gün ona “Ağlama da dile benden ne dilersen” der. Şemsiye Süleyman’a dünyada bir eşi daha olmayan bir yerde görkemli bir saray yaptırmasını ancak böyle bir yerde oturursa mutluluğa kavuşabileceğini söyler. Bunun üzerine Süleyman kuşdiliyle kuşlara, cin diliyle cinlere, peri diliyle perilere, dev diliyle devlere dünyada bir eşi daha bulunmayan güzel bir belde arayıp bulmalarını buyurur. Bunlar doğudan batıya, kuzeyden güneye tüm . ülkeleri arayıp tararlar. Sonunda Karadeniz’in Marmara’ya açıldığı Boğaz’ın kıyısında, bir yanı kara üç yanı denizle çevrili, ışıltılı mavi sularında balıklar oynaşan, kıyısında yemyeşil çayırlar yetişen, ılıman iklimli, günlük güneşlik bir belde bulurlar. Süleyman sevgili karısı Şemsi ye için burada bir saray yaptırır. Rivayet bu ya o gün bu gündür, İstanbul’da Sarayburnu denilen yerde, Şemsiye’nin yaşadığı görkemli sarayın kalıntıları hala durur.
Anlatımlar ışığında yadsınamaz bir bilimsel veri olarak İstanbul’un kutsiyeti karşımıza, kutsal mekanın keşfinin veya kutsalın açığa vurulmasının, dindar insan açısından ne denli varoluşsal bir değere sahip olduğunu göstermektedir. Hiçbir şey öncel (ilksel) bir yöneliş olmaksızın başlayamaz ve yapılamaz. Tarih boyunca bu böyle olagelmiştir; bu nedenle insan kutsiyetine inandığı dini “dünyanın merkezi” ne yerleştirmeye çaba sarf etmiştir.
Ankur’un Şemsiye adında dünya güzeli, gencecik bir kızı vardır. Süleyman bu kızla evlenip ülkesine döner. Ne var ki Şemsi ye gün boyu iki gözü iki çeşme ağlayıp derdinden eriyip tükenmektedir. Süleyman sevgili karısının bu haline dayanamayıp bir gün ona “Ağlama da dile benden ne dilersen” der. Şemsiye Süleyman’a dünyada bir eşi daha olmayan bir yerde görkemli bir saray yaptırmasını ancak böyle bir yerde oturursa mutluluğa kavuşabileceğini söyler. Bunun üzerine Süleyman kuşdiliyle kuşlara, cin diliyle cinlere, peri diliyle perilere, dev diliyle devlere dünyada bir eşi daha bulunmayan güzel bir belde arayıp bulmalarını buyurur. Bunlar doğudan batıya, kuzeyden güneye tüm . ülkeleri arayıp tararlar. Sonunda Karadeniz’in Marmara’ya açıldığı Boğaz’ın kıyısında, bir yanı kara üç yanı denizle çevrili, ışıltılı mavi sularında balıklar oynaşan, kıyısında yemyeşil çayırlar yetişen, ılıman iklimli, günlük güneşlik bir belde bulurlar. Süleyman sevgili karısı Şemsi ye için burada bir saray yaptırır. Rivayet bu ya o gün bu gündür, İstanbul’da Sarayburnu denilen yerde, Şemsiye’nin yaşadığı görkemli sarayın kalıntıları hala durur.
Murat İrfan Ağcabay "İstanbul'un Kadim Sırları" PDF
Kitabı sadece kayıtlı kullanıcılar indirebilir.
Yorumlar 0
Bir yorum Yaz