Japonya tarihi antik zamanların şehir devletlerinin modern Japon ulus devletine ulaşacak şekilde coğrafi ve sosyal tarihini anlatmaktadır.
Son buz devrinden sonra (MÖ 12000) Japonya coğrafyasının zengin ekosistemi insan yaşamını destekledi. Japonya'da bulunan en erken çömlek Jömon dönemine ait olup Japonya'yı gösteren ilk yazılı belge "Book of Han" olup Çin'de Han Hanedanlığı döneminde yazılmıştır. Bir numaralı kültürel ve dinsel etki Çin'den gelmiştir.[1]
Günümüz Japon İmparatorluk Sarayı 6. yüzyılda yapılarak ilk kalıcı imparatorluk başkenti 710 bugün Nara kenti olan Heijō-Kyō'da kuruldu. Bu şehir Budist sanatı, dini ve kültürü adına bir merkez halini aldı. Heian-kyõ'da (günümüz Kyoto) kurulan yeni başkent güçlü bir merkezi devletin sonuçlanmasıydı. Heian periyodu klasik Japon kültürünün altın zamanı olarak geçer. Takip eden asırlarda hüküm süren imparatorların gücünün ve saray halkının zayıflaması merkezi devletin gücünü çatlatmıştır. 15. yüzyıla gelene kadar politik güç birkaç yüz Daimyo tarafından yönetilen, kendi samurayları olan feodal bölgelere bölünmüşlerdi. Uzun bir iç savaştan sonra Japonya'yı birleştiren Tokugawa Ieyasu imparator tarafında 1603 yılında şogun olarak görevlendirilmiştir. Tokugava Ieyasu fethettiği toprakları destekçilerine dağıttı ve Edo'da kendi Tokugawa Şogunluğunu kurdu. İmparator bu dönemde eski başkent Kyoto'da kalmaktaydı. Edo döneminde barış ve refah hakimdi. Japonya Hristiyan misyonerliğini engelleyip dış dünyayla bütün bağlantısını kesti.
1860'larda Tokugawa şogunluğu mevkisini kaybetti, imparator gücü tekrar eline aldı Meiji dönemi başladı. Yeni ulusal yönetim şekli feodalizmi bitirerek izole ve geri kalmış ada toplumunu Batı modelini izleyen bir dünya gücü haline getirdi. Demokrasi uygulaması için sorunlar vardı. Bunların başında Japonya'nın yarı bağımsız ve güçlü ordusunun siviller üstünde 1920-30 yıllarında siviller üstünde baskı kurmasıydı. Ordu 1931 yılında Mançurya'yı işgal etti ve 1937'de Çin'e karşı savaşa girişti. Sahilleri ve büyük şehirleri kontrol eden Japonya kukla devletler kurdu fakat Çin'i tamamen yenemedi. Aralık 1941'de Pearl Harbor'a yapılan saldırıyla beraber Birleşik Devletler ve müttefiklerine karşı savaşa girdi. 1942 ortalarına kadar kazanılan birkaç deniz zaferinden sonra endüstriden uzaklaşan askeri güçlere gemi, mühimmat ve yakıt sağlama sıkıntısı çekmeye başladı. Donanmanın batırılması ve büyük şehirlerin Birleşik Devletler tarafından yok edilmesine rağmen 1945'te Hiroşima ve Nagasaki'ye atılan atom bombaları ve Sovyetler Birliği'nin Mançurya'yı işgal etmesi sonucunda imparator orduyu teslim olması için zorladı.
Son buz devrinden sonra (MÖ 12000) Japonya coğrafyasının zengin ekosistemi insan yaşamını destekledi. Japonya'da bulunan en erken çömlek Jömon dönemine ait olup Japonya'yı gösteren ilk yazılı belge "Book of Han" olup Çin'de Han Hanedanlığı döneminde yazılmıştır. Bir numaralı kültürel ve dinsel etki Çin'den gelmiştir.[1]
Günümüz Japon İmparatorluk Sarayı 6. yüzyılda yapılarak ilk kalıcı imparatorluk başkenti 710 bugün Nara kenti olan Heijō-Kyō'da kuruldu. Bu şehir Budist sanatı, dini ve kültürü adına bir merkez halini aldı. Heian-kyõ'da (günümüz Kyoto) kurulan yeni başkent güçlü bir merkezi devletin sonuçlanmasıydı. Heian periyodu klasik Japon kültürünün altın zamanı olarak geçer. Takip eden asırlarda hüküm süren imparatorların gücünün ve saray halkının zayıflaması merkezi devletin gücünü çatlatmıştır. 15. yüzyıla gelene kadar politik güç birkaç yüz Daimyo tarafından yönetilen, kendi samurayları olan feodal bölgelere bölünmüşlerdi. Uzun bir iç savaştan sonra Japonya'yı birleştiren Tokugawa Ieyasu imparator tarafında 1603 yılında şogun olarak görevlendirilmiştir. Tokugava Ieyasu fethettiği toprakları destekçilerine dağıttı ve Edo'da kendi Tokugawa Şogunluğunu kurdu. İmparator bu dönemde eski başkent Kyoto'da kalmaktaydı. Edo döneminde barış ve refah hakimdi. Japonya Hristiyan misyonerliğini engelleyip dış dünyayla bütün bağlantısını kesti.
1860'larda Tokugawa şogunluğu mevkisini kaybetti, imparator gücü tekrar eline aldı Meiji dönemi başladı. Yeni ulusal yönetim şekli feodalizmi bitirerek izole ve geri kalmış ada toplumunu Batı modelini izleyen bir dünya gücü haline getirdi. Demokrasi uygulaması için sorunlar vardı. Bunların başında Japonya'nın yarı bağımsız ve güçlü ordusunun siviller üstünde 1920-30 yıllarında siviller üstünde baskı kurmasıydı. Ordu 1931 yılında Mançurya'yı işgal etti ve 1937'de Çin'e karşı savaşa girişti. Sahilleri ve büyük şehirleri kontrol eden Japonya kukla devletler kurdu fakat Çin'i tamamen yenemedi. Aralık 1941'de Pearl Harbor'a yapılan saldırıyla beraber Birleşik Devletler ve müttefiklerine karşı savaşa girdi. 1942 ortalarına kadar kazanılan birkaç deniz zaferinden sonra endüstriden uzaklaşan askeri güçlere gemi, mühimmat ve yakıt sağlama sıkıntısı çekmeye başladı. Donanmanın batırılması ve büyük şehirlerin Birleşik Devletler tarafından yok edilmesine rağmen 1945'te Hiroşima ve Nagasaki'ye atılan atom bombaları ve Sovyetler Birliği'nin Mançurya'yı işgal etmesi sonucunda imparator orduyu teslim olması için zorladı.
Milton W. Meyer - "Japonya Tarihi" PDF
Kitabı sadece kayıtlı kullanıcılar indirebilir.
Yorumlar 0
Bir yorum Yaz