Bask edebiyatının en önemli yapıtlarından biri olarak gösterilen Obabakoak, gözlerden ırak bir Bask köyü olan Obaba’daki farklı yaşamları anlatır. Obaba masumlar ve entelektüeller, çobanlar ve okul çağındaki çocuklar ile doludur. Sayfaların arasından terk edilmiş bir kadın öğretmen ya da kültürlü fakat kendinden nefret eden bir cüce size fısıldar. Karanlık gizli eğilimlerin iğneleyici bir mizah ile iç içe geçtiği bu hikâyeler kolajında, kasaba dedikodusunu, günlüklerden yapılan alıntıları ve tabii ki edebiyat kuramlarını bulacaksınız. Atxaga’nın kendine özgü ve ironik üslubu kurmacanın sınırlarını zorluyor. “Tüm toplumlar, en küçük olanları bile, görülmeyen ama görülmedikleri için gerçekliğinden bir şey kaybetmeyen duvarlar örer ve tüm olumsuz, kötü kokulu şeyleri duvarın dışına fırlatır. Tıpkı şu öyküdeki, kendi topraklarındaki ayrıkotlarını temizleme zamanı geldiğinde, gecenin karanlığından faydalanarak kardeşinin çiftliğine yönelen kötü yürekli bağ sahibi gibi.”
Bu kitabı eline alan okur parmaklarının arasında gizli bir coğrafyanın kısa yoldan kana karışan bir mucizenin soluk aldığını bilmeli. İçinde bir kum saatinin zamanı ağır ağır süzdüğünü ve onu sarsmamak gerektiğini unutmamalı. Kaçamak bir bakışın peşinden gitmenin onu karanlık bir dehlize götüreceğini her yankının kendisine döneceğini satırların temren gibi uzayıp yazgı gibi kesişebileceğini aç karnına incir yemenin mideyi bozacağını aklından çıkarmamalı. Düşlerine giren her masalcının aziz olmadığını Kuzey İspanya’da küçük bir Bask kasabası olan Obaba’ya yıllardır tek bir geminin bile demirlemediğini Kartaca’nın tahta bir kılıçla fethedilemeyeceğini bir köşeye not etmeli.
En uzun tümcenin bile başladığı yerde bittiğini sonsuz hızla hareket eden her şeyin yerinde durduğunu ve bu kitabın kayıp kıta Atlantis’in diliyle yazıldığını daha baştan kabullenmeli.
Atxaga ve Obabakoak…. Anlaşılır gibi değil…
Bu kitabı eline alan okur parmaklarının arasında gizli bir coğrafyanın kısa yoldan kana karışan bir mucizenin soluk aldığını bilmeli. İçinde bir kum saatinin zamanı ağır ağır süzdüğünü ve onu sarsmamak gerektiğini unutmamalı. Kaçamak bir bakışın peşinden gitmenin onu karanlık bir dehlize götüreceğini her yankının kendisine döneceğini satırların temren gibi uzayıp yazgı gibi kesişebileceğini aç karnına incir yemenin mideyi bozacağını aklından çıkarmamalı. Düşlerine giren her masalcının aziz olmadığını Kuzey İspanya’da küçük bir Bask kasabası olan Obaba’ya yıllardır tek bir geminin bile demirlemediğini Kartaca’nın tahta bir kılıçla fethedilemeyeceğini bir köşeye not etmeli.
En uzun tümcenin bile başladığı yerde bittiğini sonsuz hızla hareket eden her şeyin yerinde durduğunu ve bu kitabın kayıp kıta Atlantis’in diliyle yazıldığını daha baştan kabullenmeli.
Atxaga ve Obabakoak…. Anlaşılır gibi değil…
Bernardo Atxaga "Obabakoak" PDF
Kitabı sadece kayıtlı kullanıcılar indirebilir.
Yorumlar 0
Bir yorum Yaz