Türkçetr
Mir.az » Kitaplar » Helena Petrovna Blavatsky "Ölüm ve Sonrası - Blavatsky'in Gizli Öğretisi'ne Göre" PDF

Helena Petrovna Blavatsky "Ölüm ve Sonrası - Blavatsky'in Gizli Öğretisi'ne Göre" PDF

Helena Petrovna Blavatsky "Ölüm ve Sonrası - Blavatsky'in Gizli Öğretisi'ne Göre" PDF
  • Değerlendirme: 2
  • Yorumlar: 0
Popülerlik 50% 50%


Dikkat Çekenler

Küçüklüğümüzde, ister yakınlarımıza ait olsun isterse hiç tanımadığımız kişilere; gördüğümüz her cenaze töreninden sonra en korktuğumuz şey, ne olduğunu bilmediğimiz “ölüm” olurdu. Ölüm hakkında kulak kabarttığımız hiçbir konuşma, merakla okuduğumuz hiçbir yazı aradığımız cevapları bulmamıza yardımcı olmaz, aksine, korkularımızı ve merakımızı daha da artırırdı. Bir süre sonra, bulamayacağımız cevaptan umudu kesip Epiktetos’un “Ben varken ölüm yok, ölüm geldiğinde ise ben olmayacağım.” özdeyişine sığındık. Ağrıyan yerimizi iyi etmekten çok, beynimizin ağrıyı hissetmemesine çalışıyor gibiydik. Ne yaptıysak yapalım, ölümden olmasa bile ölüm sonrasının bilinmezliğinden doğan korkumuz içimizde bir yerlerde kronik bir hastalık gibi kaldı. İşte bu nedenle, ölüm sonrası gibi çok özel ve bilinemeyen bir konu hakkında her şeyden önce kendi zihnimde doğru ya da yanlış, ama kendisiyle tutarlı bir teori oluşturmayı ve bu teoriyi başta geride bırakacaklarım, sevenlerim, dost ve arkadaşlarım olmak üzere herkesle paylaşmayı amaçladım. Çoğu kez birbiriyle çelişen çeşitli kaynakları da inceledikten sonra Ukrayna doğumlu Madam Helena Bravatsky’nin (1831-1891), kendi iddiasına göre insan ruhunun tarihi ve gelişimi konusunda bilgi sahibi olan iki Yüce Ruh’un (Mahatma) da yardımıyla yazdığı 1888 tarihli “The Secret Doctrine, the Synthesis of Science, Religion and Philosophy – Gizli Öğreti, Bilim, Din ve Felsefenin Sentezi” kitabını temel aldım. Çünkü:- Tek ve tek olduğu için doğal olarak aynı tanrıyı anlatan kutsal kitapların birbirlerini tamamlaması ve insanlığa detaylı ve tamamlanmış bilgiler vermesi beklenirken, benzetmeler kullanılması ve sözcüklerin görünür anlamlarından başka anlamlar da içermesi yüzünden tamamlanmış bir bilgi dağarcığına sahip olmak mümkün olmamaktadır.- Bireysel olarak insanların, toplumların ve hatta dinlerin bir zaafı; kendi düşünce ve inanışlarının doğru olduğuyla yetinmemeleri ve kendi düşüncelerinin doğruluğunu anlatmaktan çok, şu ya da bu yolla, farklı düşüncelerin yanlışlığını anlatmakla zaman harcamakta olduklarıdır. Her yeni düşünce, her yeni inanç ve her yeni din, varlığını ve sürdürülebilirliğini neredeyse diğerlerine gösterdiği tepki ölçüsünde sağlamaktadır. Günlük yaşamımızda görebileceğimiz binlerce örneklerden bir tanesi bence, İslâm’da “De ki: Mutlak varlık olan Allah tektir. Kendisine her şeyin muhtaç olduğu Allah. O, ne doğurdu, ne de doğuruldu. Hiçbir ortağı da yoktur.” anlamındaki İhlâs suresine yapılan vurgunun, Hz. İsa’nın Tanrı’nın oğlu ve hatta Tanrı olduğunu savunan Hristiyan dinine karşı bir tepkiyi göstermesidir. Oysa gariptir ki, ne sıradan bir Hristiyan ve ne de sıradan bir Müslüman, kastedilenin gerçekte ne olduğunu bilmektedir. Kullanılan sözcüğü hatalı algılamalarının kurbanı olmuşlardır. - Kim olursa olsun; insan her şeyi içine doğduğu ve içinde büyüdüğü ortamın verdiği ve kemikleştirdiği düşünce yapısıyla yorumlamaktadır. Bunun dışına çıkabilen yok gibidir; İsveçli bilim adamı, filozof ve din bilimcisi Emanuel Swedenborg (1688-1772), Caithness Kontesi Marie Sinclair (?-1895) ve hatta günümüz din bilimcilerinden Huston Smith bile. Bunlardan kimi yaşarken kendisine gösterilen cennetin Hz. İsa’nın şeklinde olduğunu, kimi Müslümanların ölümlerinde ruhlarını karş ılayan meleklerin bir zamanlar Müslümanken daha sonra Hristiyan olduklarını ve kimi de Hz. Muhammed’in çok iyi bir şair olduğunu iddia etmektedir.

Bu ve benzeri aksaklıklardan kurtulabilmek için, Madam Blavatsky’in kurucularından olduğu ve “Tanrı Bilgeliği” anlamına gelen Amerikan Teosofi Derneğince kendisinin ölümünden sonra yayınlanan dokümanları da dikkate almadım. Anladığım kadarıyla, başka öğretilerde de olduğu gibi “Gizli Öğreti-The Secret Doctrine” de değiştirilmekte ve zamanla içine “sızan” Kabalist inanışlara doğru kaymaktadır. Ben ne bir yazar, ne de bir din bilimcisiyim. O yüzden, ana hedefim olan “ölüm sonrası”na ulaşabilmek fazla oyalanmadım. Örneğin, Dünya gezegeninden bahsederken diğer gezegenlerle, astral boyuttan bahsederken o boyutta bulunan diğer varlıklarla ilgilenmedim. Bir anlamda, uzak bir ülkeye giderken hangi ülkeler ve hangi şehirler olduğunu fark ettim ama, o şehirlerin yaşamlarını anlatmak için zaman kaybetmedim. Yine de, hedefim hakkında sorulabilecek en basit sorulara kısaca değindim. Örneğin: ölüm sonrasını anlatırken ölümden sonra nelerin ölüm sonrasında kaldığına; ölüm derken nelerin öldüğüne, insan derken kastedilen insanın ne olduğuna, dünya derken dünyanın ne olduğuna, evren derken evrenin ne olduğuna değinmek zorunda kaldım. Yazarken de, yola çıktığım yerden başladım yazmaya ve sırasıyla ilahî güç, evren, dünya, insan, insanın unsurları, ölüm ve sonrasına ulaştım. Salyangoz satmıyorum. Ama başkalarının salyangoz da yediklerini ve üstelik lezzetli bulduklarını anlatmaya çalışıyorum. Üç ay önce, ölüm sonrası hakkında bir şeyler yazmak istediğimi söylediğimde, o klasik soruyla karşılaşmıştım: “Nereden bileceğiz, ölüp de geri gelen var mı ki?”İşte bu kitap onun cevabı: “ Evet. Var. Hem de hepimiz...”
(Kitabın Sunuş Bölümünden)
Helena Petrovna Blavatsky "Ölüm ve Sonrası - Blavatsky'in Gizli Öğretisi'ne Göre" PDF
Kitabı sadece kayıtlı kullanıcılar indirebilir.

Yorumlar 0

Bir yorum Yaz
Henüz yorum yok ama ilk yorumu yazan siz olabilirsiniz.!

Bir yorum Yaz

Yeni Kitaplar

Tüm Kitaplar