Dile hâkimiyeti ve keskin gözlem yeteneğiyle Türk edebiyatının aşılmaz doruklarından biri haline gelmiş olan Refik Halid Karay, Gurbet Hikâyeleri ile “sürgün edebiyatı”nın en özgün örneklerinden birine imza atıyor.
Karay’ın, 1930 ila 1937 yıllarında sürgün olarak yaşadığı Beyrut, Halep ve Hatay’da kaleme aldığı on yedi öykünün bir araya geldiği Gurbet Hikâyeleri, dönemin toplumsal yapısına dair ustaca gözlemler içeriyor. “Sürgünde bir entelektüel” olarak Anadolu insanının yaşayış tarzına keskin bir bakış atan Karay, toplumsal yapıda eski ve yeni karşılaştırmasına girişiyor. Batılılaşmanın getirdiği kimi sorunları cesurca irdeliyor, sosyal problemlere, halkın kurnazlığına ve tembelliğine eğilirken, olağanüstü çevre tasvirleri de sunuyor. Dönemin günlük yaşamından karakterleri ve olayları ele alıp üst düzey bir dil işçiliğinin yanı sıra ustaca bir teknikle harmanlayan yazarın hikâyelerinde “gurbet” teması da kendisine sıklıkla yer buluyor.
Türk öykücülüğünün en özel örneklerinden biri olan Gurbet Hikâyeleri’nin bu güncel edisyonunu Zülfü Livaneli’nin önsözü ve özenli bir baskıyla okurun ilgisine sunuyoruz.
[/center]
Refik Halid Karay Kimdir?
Mudurnu'dan İstanbul'a göçen Karakayış ailesinden Maliye Başveznedarı Mehmed Halit Bey'in oğlu olarak 15 Mart 1888’de İstanbul’da doğdu. Galatasaray Sultanisi'nde ve Hukuk Mektebi'nde okudu. Maliye Nezaretinde memur olarak çalıştı. II. Meşrutiyet'in ilanından sonra gazetecilik ile uğraşmaya başladı; Tercüman-ı Hakikat gazetesinde mütercimlik ve muhabirlik yaptı. Yazıları yüzünden ilk önce Sinop'a daha sonra Çorum, Ankara ve Bilecik'e sürgün olarak gönderildi. İstanbul'a dönünce bir süre Türkçe öğretmenliği yaptı. PTT (Posta Telefon Telgraf) Genel Müdürlüğü'ne getirildi. Bu sırada Hürriyet ve İtilaf Fırkası'na üye oldu ve İstiklal Savaşı aleyhine yazdığı yazılarından ötürü vatan hainliği suçuyla yüzellilikler listesine girerek Beyrut ve Halep'te sürgün hayatı yaşadı.
Atatürk'e yazdığı şiir ve mektuplarla 150'likler listesindekilerin affedilmesinde çok büyük rol oynadı. Af kanunu ile yurda döndü, daha önceden çıkardığı Aydede adlı mizah dergisini tekrar yayınladı. Türk Edebiyatı'nda ilk defa Anadolu'yu tanıtan eserleri ile ismini duyurmuş, yergi ve mizah türündeki yazıları ile de ün yapmıştır. Gözleme dayanan eserlerinde, tasvirler, portreler, benzetmeler kullanarak, sade, akıcı dili, güçlü tekniği ile 20. yüzyıl romancıları arasında seçkin bir yere sahip olmuştur. İstanbul'u bütün renk ve çizgileriyle yansıtarak Türkçeyi ustalıkla kullanan Refik Halit, Türk edebiyatına birçok eser kazandırmıştır.
Yazar 18 Temmuz 1965’te İstanbul’da yaşamını yitirdi.
Yorumlar 0
Bir yorum Yaz