“Modern yazarların en gizemlilerinden biri olan Anna Kavan, eşsiz büyüleyicilikte bir kurmaca dünya yarattı. Onun görüş gücünün yoğunluğuyla çok az çağdaş romancı boy ölçüşebilir.”
— J.G. Ballard
Çocukluğun uzak gezegeni, belirsiz hatıraların eşliğinde yavaşça gözler önüne seriliyor. Gece ile gündüz, karanlık ile gün ışığı, anne ile baba… Hafızanın iki yarımküresi durmadan işliyor. Parçalar bir araya geldikçe, kaplanların, gölgelerin, uykuların ve rüyaların hüküm sürdüğü, müstakil bir not defterine benzeyen bir dünyayı keşfediyoruz. Bu defterin dışına taşan silik izler ise okuyucuyu daha derin bir arayışa yönlendiriyor.
Uyku Tanrısının Evi, sınırların bulanıklaştığı, görüntülerin akışkan bir şekilde birbiriyle iç içe geçtiği bir periferi anlatı. Gözler sık sık kapanıp açılırken, rüya ile gerçeklik arasında ince bir çizgide ilerliyoruz.
“Kavan, kadın sanatçı evreninin şiirsel anlatımını bizlere sunmayı amaç edinen o büyük öznel-kadınsı geleneğe (Woolf, Barnes, Nin) aittir.”
— Lawrence Durrell
Yorumlar 0
Bir yorum Yaz