Charles Berlitz "Atlantis'in Esrarı" PDF
- Yazar:
-
Dil:
- Tür: Gizem | Araştırma-İnceleme
- Görüntülendi: 259
- Yüklendi:
- Yükledi:
İnsanoğlu olanca hızıyla geleceğe ve sınırsız uzayın derinliklerine doğru koşarken, bir yandan da ufuklarını geriye doğru genişletmektedir. Gerçekten de, insanın kendi geçmişine duyduğu ilginin gittikçe arttığı ortadadır. Bilinen ilk uygarlığın başlangıcı diye kabul ettiğimiz tarih, her geçen yılla biraz daha geriye doğru itilmektedir. Yeni yöntemler yeni karbon 14 tarihleri, bulguların yaşını ortaya çıkardıkça, insanoğlunun başlangıçta sandığımızdan binlerce yıl Önce de uygar olduğu, hem bu uygarlık merkezlerinin bizim kabul etmeye alıştığımız yerlerde, örneğin Ortadoğu'nun verimli topraklarında olmadığı da belli olmaktadır. O halde ilk uygarlık nerede gelişmiştir? Acaba tüm uygarlıklar dünyaya bir merkezden mi yayılmıştır? Mısır’ı, Sümerler’i, Girit'i, Etrüsk’leri, Akdeniz adalarını ve yakın kıyıları, hatta Kuzey ve Güney Amerika uygarlıklarını etkileyen daha eski, daha ileri bir kültür mü vardır? Bu sorulara cevap olarak, ta uzaklardan, sisli okyanusun ötelerinden seslenir gibi kulağımıza varan bir kelime, bilinmeyen geçmişten bu güne kadar yankılanıp gelmektedir. Bu kelime Atlantis'dir. Birçoklarına göre Atlantis denilen kayıp kıta, uygarlığın 'beşiği olan bu altın topraklar, tam gücünün doruğunda olduğu bir sırada büyiık depremler sonucu batıp yok olmuştur ve bugün okyanusun dibinde yatmaktadır. Yalnızca en yüksek tepeleri, okyanus adaları olarak görünmektedir. Başkaları ise Atlantis’i,. Yunan filozofu Eflatun'un kendi diyaloglarından ikisine fon olarak kullanmak için uydurduğu bir efsane diye değerlendirmektedirler. Bu efsanenin romantik kişiler tarafından yüzyıllar boyu yaratıldığına, bugüne kadar sürdürüldüğüne inanmaktadırlar. Üçüncü bir grup ise Atlantis’in gerçek bir uygarlık kaynağı olduğu, bunu belirten belgeler bulunduğu, fakat yerinin olmayıp başka bir yer olduğu inancındadırlar. İleri sürülen her Atlantis yerini destekleyen geniş gruplar vardır. Ansiklopediye bakarsak, Atlantis’in «bir efsane» olarak nitelendirildiğini görürüz. Bu kıta belgelendirilmiş tarihin kapsamına girmektedir. Fakat beri, yandan oseanograflar ve jeologlar Atlantik’te kıta sayılabilecek bir kara parçasının var olup sonradan battığı üzerinde birleşmekte, yalnızca bu olayın tarihini insanoğlunun uygarlık çağma sokamamaktadır- lar. Yine de, Atlantis bizi bırakmamakta, özellikle bugün bize her zamandan daha çok yaklaşmaktadır. İnansak da, inanmasak da kültürümüzün bir parçası niteliğini korumaktadır. 3000 den fazla kitabın konusunu oluşturmakta, klasikleri esinlenmekte, tarihi etkilemektedir. Ayrıca Yeni Dünya’nın keşfine de katkıda bulunmuştur. Deniz altında kent ya da uygarlık kalıntıları sık sık bulunmaktadır. Çünkü dünyada su düzeyinin
Yorumlar 0
Bir yorum Yaz