Rey Bredberi "Fahrenheit 451" PDF
“Yazılmış en iyi bilimkurgu romanı. İlk okuduğumda, yarattığı dünyayla kâbuslar görmeme sebep olmuştu.”
“Öyle bir eser ki, hakkında ne söylesem eksik kalır.”
- Hugo En İyi Roman Ödülü
- Prometheus Şeref Kürsüsü Ödülü
Ray Bradbury, yalnızca bilimkurgu değil, fantastik ve korku edebiyatında da yirminci yüzyılın önde gelen isimlerinden biri. Bilimkurguya edebi derinlik katmayı başaran ender yazarlardan. Fahrenheit 451 ise yayımlandığı ilk andan itibaren klasikleşerek, distopik edebiyatın mihenk taşlarından biri haline geldi.
Kitabın başkahramanı Guy Montag, bir itfaiyeci olarak ateşi söndürmek yerine yakmakla görevli. Zira kitaplar, bu karanlık dünyada tehlikeli ve yasaklanmış. Eşi Mildred televizyonun hipnotize edici dünyasında kaybolmuşken, Montag her şeyin gayet normal olduğunu düşünerek hayatına devam ediyor. Ta ki, yeni komşusu Clarisse ile karşılaşana kadar.
Clarisse’in dünyaya bakışı, Montag’ın tüm bildiklerini sarsar. Kitapların neden bu kadar tehlikeli görüldüğünü öğrenmeye başladıkça, cevap arayışı onu kendi içsel yolculuğuna sürükler. Bu kitaplarda insanlar ne bulmuştu da uğruna hayatlarını riske atıyorlardı? Gerçeklerle yüzleşen Montag, artık eski hayatına sığamaz.
Fahrenheit 451, tek bir kitap kalacaksa, o olmayı hak eden bir eser. Sadece hayatta kalmak için değil, gerçekten yaşamak için nelerin gerekli olduğunu sorgulatıyor.
“Mutlu olmamız için gerekli her şeye sahibiz, ama mutlu değiliz. Bir şey eksik. Etrafa bakındım. Ortadan kaybolduğunu kesinlikle bildiğim tek şey, on-on iki yıldır yaktığım kitaplardı.”
Kitabın Hikayesi
Ray Bradbury, Fahrenheit 451’i 1950 civarında, Los Angeles’ta UCLA kütüphanesinin bodrum katında yazdı. Orada, daktiloları kiralayarak çalışıyordu; daktilo dakikası 10 cent’ti ve kitabın tamamı 9 dolar 80 cent’e mal oldu.
İlk taslak, küçük defterlere ve daktilo kâğıtlarına dağınık bir şekilde yazılmıştı. Bradbury, yazım sırasında sürekli ekleme ve çıkarmalar yaptı; metin defalarca değişti.
Kitap tamamlandıktan sonra yayınevlerine gönderildi, ancak çoğu yayınevi reddetti. Konusu nedeniyle tartışmalı bulundu. Sonunda 1953’te Ballantine Books tarafından basıldı. İlk baskıda beklenen ilgi görmedi; eleştirmenlerin çoğu kitabı anlamakta zorlandı veya kabul etmek istemedi.
Birkaç yıl içinde kitap yavaş yavaş tanınmaya başladı. Üniversitelerde tartışılmaya, kitap kulüplerinde konuşulmaya başlandı. 1960’larda televizyon ve medya eleştirisi ile ilgilenen topluluklar, kitaptaki distopik temaları fark etti. O dönem, kitap bazı okullarda yasaklandı veya sınırlı sayıda dağıtıldı.
1970’lerde ise kitabın popülerliği arttı, farklı baskılar, çeviriler ve ders kitapları için adaptasyonlar yapıldı. Bugünse hem Amerikan hem dünya edebiyatında kült bir eser olarak kabul ediliyor; ama doğuşundan itibaren, yazım süreci ve basım sonrası dönemi oldukça mücadeleli ve yavaş ilerleyen bir hikâye.
Yorumlar 1
Bir yorum Yaz