Cihan Demirci "Çıkışlar Arka Kapıdan (Şiir Gibi Şiirler)" PDF
![Cihan Demirci "Çıkışlar Arka Kapıdan (Şiir Gibi Şiirler)" PDF](/uploads/posts/2024-06/856b07d382_cikis.webp)
- Yazar:
-
Dil:
- Tür: Eğlence-Mizah
- Görüntülendi: 39
- Yüklendi:
- Yükledi:
FENA KİRLENDİK
Hava kirlidir Çevre kirlidir İşler kirlidir İlişkiler kirlidir Adam olacak Güçler kirlidir...
İlk kitapların kokusu bir başka mı olur? Kağıdı bir başka mı kokar ilk kitabın? Gerçek şu ki ilk kitaplar yazarlarının hayatın da apayrı bir yer tutar. Şu an elinizde tuttuğunuz Çıkışlar Arka Kapıdan benim ilk
kitabım, ilk söz ağrımdır .. Pek çok yazarın ilk kitabında yaşadığı talihsizliklerden bu kitap da payına düşeni almıştır.
Ben mizaha taşlama şiirlerle daha ilkokul sıralarında başla dım sayılır. Özellikle lise yıllarında bu taşlama şiirlerin dozu artmıştır. Yani şiir benim de ilk çocuğumdur. Sonraları şiiri karikatür, karikatürü de mizah yazarlığı kovaladı. Bu kovalamaca henüz sürmektedir.
1985 yılında Müjdat Gezen'le Kandemir Konduk'un yönettikleri Güldürü Üretim Merkezı'nde karikatüristlik ve mizah yazarlığı yapıyordum. Ve bu arada 1985 "Dünya Genlik Yılı" ilan edilmişti. Ancak ülkemizde var olan bir durum Gençlik Yılı'nda da aynen sürüyordu. Neydi bu? Gençlerin adına gene yaşlı beyinler kürsülerde konuşuyor ve gene o yaşlı beyinler kararlar alıyordu gençler adına. Gençlik her zamanki gibi gene seyirciydi kendisi hakkında olana-bitene. Bu ülkede insanların önünün açılabilmesi için illaki yaşlanması ve çaptan düşmesi gerekiyordu. Mizahını tepkimdir benim. Böyle durumlarda hemen harflerimi çeker ve duruma kendimce müdahale ederim.
Ayrıca o tarihlerde henüz 22'sinde genç bir mizahçı olarak ve bir yerde de Gençlik Yılı denen "yıllama"yı protesto etmek için birikmiş şiirlerimi bastırmak istedim. Kitabımı yayınlayacak yayınevi bulamayacağımı bildiğim için çocukluğumdan beri süregelen "Cihan Yayınları"nı devre ye soktum! (Ha bu arada, benim, aslında ilkokul yıllarından başlayarak elle hazırlanmış sayısız kitapçığım ve dergim de vardır!)
Kitabın iç baskısını günler süren bir mücadeleyle aslında kartvizit ve sünnet davetiyesi basan eski sistem tipo bir matbaa da yaptırdım. Saraçhane'deki dizgiciyle, Eminönü'ndeki matbaacı arasında günde on kez dizgi hatalarını düzeltme turları attım. Kapağını kendim yaptım ve onu da Cağaloğlu'nda bastırdım.
İş, bütün bu parçaları birleştirmeye gelmişti. Sonuçta cebimdeki son kuruşlarla ciltlenen tam 3500 adet nur topu gibi kitabım olmuştu. Ancak gelin görün ki dağıtıcılar kitabımı almadı. E, kitapta sıkıyönetim yılları. Kendi bastırdığın kitabı kimseye veremiyorsun. İstanbul'daki bütün kitap dağıtıcılarını tek tek dolaştım. Nafile. Konsinye olarak bile kitap veremedim. Hayır, işin kötüsü kitaplar eve de sığmıyor. Bir kısmını karşı komşumuz Sezer ablanın dairesine koymak zorunda kaldım. Lakin kolay pes etmem. O sıralar GÜM ekibiyle birlikte Güneş gazetesine çalışıyoruz. Hazırladığımız mizah sayfasına çeşitli kereler kitabımın ilanlarını koydurdum. Ve kitabımı 400 liralık posta pulu karşılığında okura postalamaya başladım.
Tahmin edebileceğiniz gibi bu sayede benim de genç kızlara gösterebileceğim bir pul koleksiyonum oldu!..
(Giriş Bölümünden)