Tarih ile insanın kesiştiği yerde bir anlatı ustalığı
Amin Maalouf, her zamanki zarif ve düşündürücü üslubuyla bu kez bizi Doğu Akdeniz’in yüzyıllar boyunca pek çok uygarlığa ev sahipliği yapmış kentlerine götürüyor. Doğunun Limanları, yalnızca bir coğrafyanın ya da bir dönemin hikâyesi değil; aynı zamanda çokkültürlülüğün, birlikte yaşamın, ayrışmanın ve yitirilen uyumun da hüznünü taşıyan bir anlatı.
Kitap, Osmanlı’nın son döneminden başlayarak, 20. yüzyıl boyunca Doğu’nun liman kentlerinde yaşanan büyük dönüşümleri ele alıyor. Lübnan, Beyrut, İzmir, Selanik, İskenderiye gibi şehirler, burada yalnızca birer harita noktası değil; dilin, dinin, kültürün ve kimliğin iç içe geçtiği, birlikte yaşamanın mümkün olduğu ama zamanla bu uyumun bozulduğu semboller hâline geliyor.
Amin Maalouf, ailesinin izinden giderek hem kişisel hem de toplumsal hafızayı araştırıyor. Özellikle kendi ailesinin ve çevresinin çokdilli, çokinançlı yapısı üzerinden Doğu'nun Batı ile kurduğu karmaşık ilişkilere, kimlik krizlerine, göçlere ve çatışmalara odaklanıyor. Kitap boyunca, kaybolan bir dünyanın izlerini sürüyor; hoşgörünün yerini nasıl nefretin aldığına, kozmopolitliğin nasıl tek tipleşmeye evrildiğine tanıklık ediyoruz.
Maalouf’un ustalığı burada sadece anlattığı olaylarda değil; aynı zamanda bu olayları bir roman inceliğiyle, tarihsel belgelerin ötesinde bir insan sıcaklığıyla sunmasında saklı. Doğunun Limanları, tarih severler için olduğu kadar insan hikâyelerinden beslenen okuyucular için de eşsiz bir yolculuk.
Bu kitap, hem geçmişe bir ağıt, hem geleceğe dair bir uyarı. Çok sesli yaşamanın ne demek olduğunu yeniden hatırlamak, köklerimize biraz daha yakından bakmak isteyen herkes için kaçırılmaması gereken bir eser.
Yorumlar 1
Bir yorum Yaz