Türkçetr
Mir.az » Blog » Kalbinizin Muhasebesi: Aşkın Gizli Maliyetleri

Kalbinizin Muhasebesi: Aşkın Gizli Maliyetleri

456
Kalbinizin Muhasebesi: Aşkın Gizli Maliyetleri

"Aşık olmak çok pahalıya mal olabilir, ama aşık olmamak her zaman daha pahalıya mal olur; aşık olmaktan korkanlar çoğu zaman aşksızlığın yaşama sevincini alıp götüren bir yokluk olduğunu anlarlar." - Bernard Shaw

Shaw'un bu sözlerini ilk okuduğumda, aklıma şu geldi: Aşk gerçekten bir ekonomi midir? Yatırım yaptığımız, risk aldığımız, bazen kar ettiğimiz bazen zarar ettiğimiz bir piyasa mı?

Düşünün bir, aşık olduğunuzda neler oluyor? Beyninizdeki dopamin seviyeleri kokain kullananlara benzer şekilde yükseliyor. Helen Fisher'in beyin taramalarında gördüğü bu durum, aşkın gerçek anlamda biyolojik bir "maliyet"i olduğunu gösteriyor. Uykularınız kaçıyor, konsantrasyonunuz dağılıyor, bazen mantıklı kararlar alamıyorsunuz. "Pembe gözlükle" bakmak diye boşuna dememişler.

Ama Shaw'un asıl vurguladığı nokta şu: Bu maliyetler, aşık olmamaktan doğan kayıpların yanında hiçbir şey. Harvard Üniversitesi'nin 80 yıl sürdürdüğü bir araştırma gösteriyor ki, kaliteli ilişkilere sahip insanlar yüzde 50 daha az kalp hastalığı yaşıyor, bağışıklık sistemleri daha güçlü ve daha uzun yaşıyorlar. Yalnızlığın sağlık üzerindeki etkisi, günde 15 sigara içmekle eş değermiş.

Ekonomik açıdan da durum benzer. Linda Waite ve Maggie Gallagher'in araştırmalarına göre, evli çiftler bekarlara göre ortalama yüzde 20 daha fazla kazanıyor. Tek başına yaşamanın maliyeti ise ortada: kirayı tek başına ödemek, faturaları bölüşememek, ev işlerini tek başına halletmek...

Peki neden kaçıyoruz aşktan? Amy Cuddy'nin araştırmalarına göre, reddedilme beynimizde gerçek bir fiziksel acı gibi hissediliyor. John Gottman'ın çalışmalarında da geçmiş acıların yeni ilişkilere nasıl gölge düştüğünü görüyoruz. Özgürlüğümüzü kaybedeceğimiz korkusu da var bir de. "Ya kendim olamam?" diye düşünüyoruz.

Ama burada ilginç bir paradoks var: Aşkta ne kadar sıkı tutmaya çalışırsanız, o kadar kayar elinizden. Rumi'nin dediği gibi, "Aşk seni değiştirir, sen aşkı değil." Değişmeye direnirsek, zaten baştan kaybetmişiz demektir.

Virginia Woolf'un bir sözü var: "Büyük aşklar, büyük riskler gerektirir." Belki de Shaw'un demek istediği buydu. Hayatın asıl bedeli yaşamamakta gizli. Aşkın kısa vadeli maliyetleri var tabii - uykusuzluk, konsantrasyon kaybı, duygusal roller coaster... Ama uzun vadeli getirileri daha büyük: daha iyi sağlık, duygusal zeka gelişimi, hayata anlam katma, yaratıcılık patlaması. Paolo Coelho'nun tüm kitaplarının aşk hikayesi olması tesadüf mü sanıyorsunuz?

Aşksızlığın en büyük maliyeti belki de şu: Kaçırdıklarımızın farkına bile varamıyoruz. O "ya olsaydı" diye başlayan cümleler, geceleri düşündüğümüz paralel evrenler, cesaretimiz yetmediği için yaşayamadığımız hikayeler...

Kalp kırmak bile bir deneyim, bir öğrenme, bir büyüme fırsatı aslında. Pablo Neruda'nın söylediği gibi: "Aşk o kadar kısa ki, unutmak o kadar uzun." Ama bu unutma süreci bile bize bir şeyler katıyor, bizi daha derin, daha empatik, daha insan yapıyor.

Belki de aşkın asıl değeri şurada: Bize kendimizi tanıma fırsatı veriyor. Sevdiğimizde kim olduğumuzu, sevildiğimizde kimler olabileceğimizi keşfediyoruz. Bu keşif yolculuğunun bedeli ne kadar yüksek olursa olsun, ödemememin maliyeti daha ağır.

Shaw haklıymış. Aşık olmak pahalı ama aşık olmamak her zaman daha pahalı. Çünkü aşksızlık sadece parayı değil, ruhun zenginliğini de alıp götürüyor.

Siz ne düşünüyorsunuz? Deneyimlerinizi, fikirlerinizi yorumlarda paylaşın.



Yorumlar 0

Bir yorum Yaz
Henüz yorum yok ama ilk yorumu yazan siz olabilirsiniz.!

Bir yorum Yaz